Merhaba, Ben Murat Uysal!
Ben,
20 yıl önce gençliğin körpe cesaretiyle kendi yolunu açan,
24 yaşında kendi şirketini kuran bir yazılımcıyım.
Benim elimden çıkan eserler,
gecelerin yalnızlığıyla, sabrın inadıyla yoğruldu.
Bulutpress’i yazdım tek başıma;
sürmediğimi sandığım yol yıllara aktı,
ama o yıllar bana keyifli bir emek hediyesi sundu.
Şimdi o satırlar, uzak diyarlarda tanımadığım insanların hayatına dokunuyor.
Ben,
kendini “garip” görenim:
Kalabalığın ortasında bile farklı düşünen,
kendi ritmine sadık kalan.
Ben,
hâlâ “öğrenci” olanım:
Ne kadar yol alırsam alayım,
önümde uzanan sonsuz bilinmezin önünde eğilen,
öğrenmeyi bir hayat biçimi kılan.
Ben,
“biçare” olduğunun farkında olanım:
Faniliğini inkâr etmeyen,
sınırlılığını saklamayan,
ama tam da o kırılganlığın içinde
yaşamanın kıymetini görebilen.
Zekâ denen şey, benim için yalnızca
hesap gücü ya da hızlı cevap değil;
benim zekâm,
sorgulamanın, inatla öğrenmenin,
ve biçareliğini kutsal bir armağan gibi taşımanın zekâsıdır.
Benim yolum,
garipliğimle özgün,
öğrenciliğimle canlı,
biçareliğimle insanca.
Ve ben biliyorum ki,
ne yaptıklarım, ne yazdığım kod, ne açtığım şirket…
Beni asıl tanımlayan şey,
hep yeniden sorabilmemdir:
“Ben kimim?”
Ve cevabı,
her seferinde yeniden kurabilmemdir.